YENİLENEBİLİR ENERJİ
Yenilenebilir enerji genel anlamda sürekli devam eden
doğal süreçlerdeki var olan enerji akışından elde edilen enerji olarak
tanımlanabilir.
Kilit nokta, enerjinin doğal süreçlerden
kaynaklanması ve tüketildiği hızdan daha yüksek bir hızda yenilenmesidir.
Uluslararası Enerji Ajansı, yenilenebilir enerji
kaynaklarını biyoenerji, güneş enerjisi, jeotermal enerji,
hidrolik enerji, okyanus enerjisi ve rüzgar enerjisi olarak
sıralıyor.
Bazı tanımlarda, yenilenebilir kaynaklardan sağlanan
hidrojene de yenilenebilir enerji kaynakları arasında yer veriliyor.
Yenilenebilir enerjinin sürdürülebilirlik
konusundaki temel önemi, iklim değişikliğini yaratan ve Sanayi
Devrimi’nden bu yana katlanarak artan fosil
yakıt bağımlılığından tek kurtuluş yolu olması.
Atmosferdeki seragazı emisyonlarını güvenli seviyede
tutmak için, karbon temelli enerji üretim sistemlerinden hızlı bir
şekilde yenilenebilir enerji teknolojilerine geçmek gerekiyor.
REN 21’in (Uluslararası Yenilenebilir Politika Ağı)
hesaplamalarına göre 2014 yılında küresel nihai enerji tüketiminin %19,2’si
yenilenebilir kaynaklardan karşılandı.
Yenilenebilir kaynaklarla üretilen enerjinin %54’ü güneş,
rüzgar, hidroelektrik gibi modern yenilenebilir teknolojilerden,
%46’sı ise geleneksel biyokütleden (ısınma veya yemek pişirme için odun
yakılması vb.) sağlandı.
Elektrik sektörü yenilenebilir enerji
kaynaklarının en kuvvetli olduğu sektör olarak öne çıkıyor.
2015 yılında küresel ölçekte elektrik
enerjisi üretiminin %23,7’si yenilenebilir kaynaklardan elde edildi.
Yenilenebilir enerjiden elektrik üretiminde
hidroelektriğin payı %70, rüzgarın payı %16, biyoenerjinin payı %8, güneş
enerjisinin payı ise %5 oldu.
Elektrik üretiminin %75’inden fazlası yenilenebilir
olmayan kaynaklardan karşılanıyor olsa da, yenilenebilir kaynakların
payında hızlı bir artış göze çarpıyor.
2015 yılında küresel elektrik üretimi kurulu
gücündeki artışın %60’ı yenilenebilir enerjiye dayalı olarak gerçekleşti.
Önümüzdeki dönemde rüzgar ve güneşin payında kayda
değer artışlar bekleniyor.
Bloomberg New Energy Finance, 2016 - 2040
döneminde güneş ve rüzgarın küresel elektrik tüketimindeki payının mevcut
seviyesi olan %5’ten %30’a çıkmasını, yenilenebilir kaynakların Avrupa’daki
payının ise %70 seviyelerine ulaşacağını öngörüyor.
2015 yılında yenilenebilir enerji kaynaklarının
payı ısıtma sektöründe %25, ulaşım sektöründe ise %4 oldu.
Gelişmekte olan ülkelerde ısıtma sektöründe
yenilenebilir enerji kullanımının üçte ikisinden fazlasını geleneksel biyokütle
kullanımı meydana getiriyor.
Modern biyokütle ve güneş enerjisi ile ısı üretimi
toplam talebin %8’ini karşılıyor.
2014 yılı verilerine göre, Türkiye’deki nihai
birincil enerji tüketiminin %9,5’i yenilenebilir kaynaklardan
karşılandı.
Modern yenilenebilir teknolojilerin toplam
yenilenebilir enerji üretimindeki payı ise %72 seviyesinde gerçekleşti.
Türkiye’de 2015 yılında elektrik üretiminin
%31,5’i yenilenebilir kaynaklardan sağlandı.
Yenilenebilir enerjiden elektrik üretiminde
aslan payı %83 ile hidroelektriğe ait.
Rüzgar enerjisinden elektrik üretimi son 10 yıl
içerisinde önemli bir artış gösterdi, toplam elektrik üretimindeki
payı 1000’de 1’den %4,4’e yükseldi.
Güneş enerjisi potansiyeli açısından Avrupa’da
ikinci sırada yer alan ülkemizde elektrik üretimi için güneş enerjisi
santralleri ise yeni yeni devreye giriyor.
Türkiye’nin yenilenebilir enerjiye dair
resmi hedefi, 2023 yılında yenilenebilir enerjinin elektrik üretimindeki
payının %30 düzeyinde seyretmesi.
Analizler, rüzgar ve güneş enerjisi yatırımlarına
öncelik verilmesi halinde,bu oranın uluslararası trendlere paralel olarak %50 civarına
çıkabileceğini gösteriyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder