2 Kasım 2022 Çarşamba

 YENİLENEBİLİR ENERJİ

 

Yenilenebilir enerji genel anlamda sürekli devam eden doğal süreçlerdeki var olan enerji akışından elde edilen enerji olarak tanımlanabilir.

 Kilit nokta, enerjinin doğal süreçlerden kaynaklanması ve tüketildiği hızdan daha yüksek bir hızda yenilenmesidir.

Uluslararası Enerji Ajansı, yenilenebilir enerji kaynaklarını biyoenerji, güneş enerjisi, jeotermal enerji, hidrolik enerji, okyanus enerjisi ve rüzgar enerjisi olarak sıralıyor.

Bazı tanımlarda, yenilenebilir kaynaklardan sağlanan hidrojene de yenilenebilir enerji kaynakları arasında yer veriliyor.

 Yenilenebilir enerjinin sürdürülebilirlik konusundaki temel önemi, iklim değişikliğini yaratan ve Sanayi Devrimi’nden bu yana katlanarak artan fosil yakıt bağımlılığından tek kurtuluş yolu olması.

Atmosferdeki seragazı emisyonlarını güvenli seviyede tutmak için, karbon temelli enerji üretim sistemlerinden hızlı bir şekilde yenilenebilir enerji teknolojilerine geçmek gerekiyor.

REN 21’in (Uluslararası Yenilenebilir Politika Ağı) hesaplamalarına göre 2014 yılında küresel nihai enerji tüketiminin %19,2’si yenilenebilir kaynaklardan karşılandı.

Yenilenebilir kaynaklarla üretilen enerjinin %54’ü güneş, rüzgar, hidroelektrik gibi modern yenilenebilir teknolojilerden, %46’sı ise geleneksel biyokütleden (ısınma veya yemek pişirme için odun yakılması vb.) sağlandı.

 Elektrik sektörü yenilenebilir enerji kaynaklarının  en kuvvetli olduğu sektör olarak öne çıkıyor.

  2015 yılında küresel ölçekte elektrik enerjisi üretiminin %23,7’si yenilenebilir kaynaklardan elde edildi.

Yenilenebilir enerjiden elektrik üretiminde hidroelektriğin payı %70, rüzgarın payı %16, biyoenerjinin payı %8, güneş enerjisinin payı ise %5 oldu.

Elektrik üretiminin %75’inden fazlası yenilenebilir olmayan kaynaklardan karşılanıyor olsa da, yenilenebilir kaynakların payında hızlı bir artış göze çarpıyor.

 2015 yılında küresel elektrik üretimi kurulu gücündeki artışın %60’ı yenilenebilir enerjiye dayalı olarak gerçekleşti.

Önümüzdeki dönemde rüzgar ve güneşin payında kayda değer artışlar bekleniyor.

  Bloomberg New Energy Finance, 2016 - 2040 döneminde güneş ve rüzgarın küresel elektrik tüketimindeki payının mevcut seviyesi olan %5’ten %30’a çıkmasını, yenilenebilir kaynakların Avrupa’daki payının ise  %70 seviyelerine ulaşacağını öngörüyor.

 2015 yılında yenilenebilir enerji kaynaklarının payı ısıtma sektöründe %25, ulaşım sektöründe ise %4 oldu.

 Gelişmekte olan ülkelerde ısıtma sektöründe yenilenebilir enerji kullanımının üçte ikisinden fazlasını geleneksel biyokütle kullanımı meydana getiriyor.

Modern biyokütle ve güneş enerjisi ile ısı üretimi toplam talebin %8’ini karşılıyor.

 2014 yılı verilerine göre, Türkiye’deki nihai birincil enerji tüketiminin  %9,5’i yenilenebilir kaynaklardan karşılandı.

Modern yenilenebilir teknolojilerin toplam yenilenebilir enerji üretimindeki payı ise %72 seviyesinde gerçekleşti.

 Türkiye’de 2015 yılında elektrik üretiminin %31,5’i yenilenebilir kaynaklardan sağlandı.

 Yenilenebilir enerjiden elektrik üretiminde aslan payı %83 ile hidroelektriğe ait.

Rüzgar enerjisinden elektrik üretimi son 10 yıl içerisinde önemli bir artış gösterdi, toplam elektrik üretimindeki payı 1000’de 1’den %4,4’e yükseldi.

 Güneş enerjisi potansiyeli açısından Avrupa’da ikinci sırada yer alan ülkemizde elektrik üretimi için güneş enerjisi santralleri ise yeni yeni devreye giriyor.

  Türkiye’nin yenilenebilir enerjiye dair resmi hedefi, 2023 yılında yenilenebilir enerjinin elektrik üretimindeki payının %30 düzeyinde seyretmesi.

Analizler, rüzgar ve güneş enerjisi yatırımlarına öncelik verilmesi halinde,bu oranın uluslararası trendlere paralel olarak %50 civarına çıkabileceğini gösteriyor.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  YAVAŞ ŞEHİRLER   Cittaslow hareketi 1999 yılında İtalya’nın Toskana bölgesindeki Greve in Chianti’nin eski belediye başkanı Paolo Satu...