ORGANİK TARIM VE ÜRETİM
Organik tarım, özellikle 1930’lardan sonra başlayan ve
1960’larda iyice yaygınlaşan böcek ve zararlı ot karşıtı yasalların ve
sentetik gübrelerin kullanıldığı yoğun (entansif) tarım uygulamalarına tepki
olarak ortaya çıkan ve sürdürülebilirlik, toprak verimliliği ve biyolojik
çeşitliliğin artırılmasını amaçlayan tarım sistemidir.
Buna göre istisnalar dışında sentetik böcek
ilacı, antibiyotik, sentetik gübre, genetiği değiştirilmiş organizmalar ve
büyüme hormonları tarımsal üretim sırasında kullanılamaz.
Sentetik gübreler yerine kompost, hayvan gübresi
veya kemik unu gibi organik kökenli gübrelerin kullanımı özendirilir ve her
sene farklı ekinlerin dönüşümlü ekilerek toprağın kalitesinin korunması
sağlanır.
Yan yana birbiri ile olumlu etkileşim gösterecek ekinler
beraber yetiştirilir.
Zararlı böcek ve ot kontrolü ise manuel
yöntemler ya da böceklerin doğal düşmanı olan yırtıcıların kullanılması ile
sağlanır.
Tarımsal üretim süreci, ürünün yetiştirilmesi,
toplanması veya hasat edilmesi, işlenmesi, tasnifi, ambalajlanması,
depolanması, taşınması ve tüketiciye ulaştırılması gibi çok fazla aşama içerir.
Bunun dışında tarımsal ürünler değişik gıda
işleme, dağıtım ve perakende sektörlerini kapsayan çok geniş bir tedarik
zincirinin parçası olurlar.
İşlenmiş veya işlenmemiş tarımsal bir
ürünün organik sayılabilmesi için üretimden tüketiciye gelene kadar geçen
aşamaların hiçbirinde sentetik gübre, koruyucu veya kimyasal madde
kullanılmamalıdır.
Bütün bu süreç bağımsız kuruluşlar tarafından
denetlenir ve sertifikasyona tabi tutulur.
Sonunda da tüketiciye ulaştırılan son ürüne “organik”
etiketi verilir.
Sentetik kimyasal ve gübre kullanılmaması
sonucunda, hem çiftçiler ve ailelerin tarım ilaçlarına maruz kalmaları
engellenir ve daha güvenli ve sağlıklı bir çalışma ortamı
oluşturulur, hem de tüketicinin sağlığa zararlı kimyasal kalıntı
içermeyen gıdaya ulaşması ve gıda güvenliğinin artması sağlanır.
Ayrıca doğaya zarar vermeyen üretim yöntemleri
ile insanların doğa üzerindeki olumsuz etkileri azaltılır, kimyasal maddelerin tarımsal
alanda yaşayan canlılara yönelik zararları kısıtlanır, kısaca tüm ekosisteme
olumlu etkide bulunulur.
Bu sürece sadece gıda üretimi olarak bakmak
yanlış olur.
Örneğin gıda olarak kullanılmayan pamuk gibi
ürünler de organik olarak üretilebilir ve üretimin çevre üzerindeki etkileri
azaltılabilir.
Benzer bir şekilde hayvancılık sırasında da organik ve
doğal yem kullanılarak ve antibiyotik kullanımından kaçınılarak daha kaliteli
ve sağlıklı üretim yapılabilir.
Öte yandan organik tarım ve üretime değişik
yönlerden çeşitli eleştiriler getiriliyor.
Örneğin etiketleme ve sertifikasyon
masraflarının tüketiciye ulaşan son ürünün fiyatının artmasına neden
olduğu ve yoksul ailelerin sağlıklı gıdaya erişimini güçleştirdiği öne
sürülmektedir.
Organik tarım yöntemlerinin, yoğun tarım yöntemleri
ile yapılan üretime göre daha düşük verime sahip oldukları da iddia ediliyor.
Bu da organik üretimin etiketleme masrafı dışında
da yüksek maliyetli olmasına yol açıyor.
Bununla birlikte, aynı sürede, aynı miktarda üretim
yapabilmek için yoğun tarım uygulamalarına göre daha fazla araziye ihtiyaç
duyulduğu için arazi kullanımının arttığı da dile getiriliyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder