RÜZGAR ENERJİSİ
Rüzgar enerjisi rüzgarı oluşturan hava aakımının sahip
olduğu hareket enerjisi olarak tanımlanır.
Rüzgar enerjisinin kaynağında güneş enerjisi
yatıyor.
Güneşin, yer yüzeyini ve atmosferi homojen
ısıtmamasının bir sonucu olarak ortaya çıkan sıcaklık ve basınç farkından
dolayı, rüzgar adı verilen hava akımları oluşur.
Dünyanın kendi ekseni etrafında dönmesi ve topografik
yapı gibi unsurlar da rüzgarları şekillendirir.
Ortaya çıkan rüzgar enerjisi mekanik enerjiye
(yelkenli gemiler, yel değirmenleri) veya elektrik enerjisine
dönüştürülebilir.
Rüzgar enerjisinin mekanik enerjiye
dönüştürülerek kullanımının insanlığın denizcilik faaliyetleriyle yaşıt olduğu,
denizde yol almak için yelken kullanımının 5500 yıl öncesine dayandığı söylenebilir.
Yel değirmenlerinin geçmişi ise M.S. 1. yüzyıla
kadar uzanıyor.
Elektrik üretmek için rüzgar enerjisinden
yararlanan ilk değirmen, 1887 yılında İskoçya’da inşa edildi.
1973’teki petrol krizi sonrasında enerjide dışa
bağımlılığı azaltmak amacıyla Danimarka’nın başını çektiği gelişmeler sonucunda
rüzgar enerjisinden elektrik üretimi bugün ana akım teknolojiler arasına
girmeyi başardı.
Danimarka, 2015 yılı itibariyle elektrik enerjisi
ihtiyacının %42’sini rüzgar enerjisinden karşılıyor.
Küresel ölçekte ise rüzgar enerjisinin toplam
elektrik üretimindeki payı %3,8 civarında.
Rüzgar enerjisi kullanımında özellikle son 10 yılda
hızlı bir artış söz konusu.
2006 - 2015 yılları arasında küresel ölçekte
rüzgar enerjisi kurulu gücü yaklaşık 5 kat artarak 74 GW’tan 433 GW’a ulaştı.
Sadece 2015 yılındaki kapasite artışı 63 GW
oldu.
Rüzgar enerjisi, 2015 yılında gerçekleştirilen
yeni elektrik üretim kapasitesi ilavesinde Avrupa ve ABD’de birinci, Çin’de ise
ikinci sırada yer aldı.
Aynı yıl içinde rüzgar enerjisine yapılan
yatırım 109 milyar ABD Doları’nı bulurken, söz konusu yatırımların %60’ından
fazlası gelişmekte olan ekonomilerde gerçekleştirildi.
Bu hızlı gelişimin ana nedeni, maliyetlerdeki düşüş
olarak kabul ediliyor.
Uluslararası Enerji Ajansı’na göre, 2008-2015
yılları arasında rüzgar enerjisi maliyetleri üçte bir oranında azaldı.
Yine BNEF’nin analizine göre 2040 yılına kadar
maliyetlerde %41 oranında ek düşüş öngörülüyor.
Bunun sonucunda rüzgar enerjisi, güneş
enerjisiyle beraber, 2020’li yıllardan itibaren pek çok ülkede en düşük
maliyetli elektrik üretim teknolojisi haline gelebilir.
Analizlere göre önümüzdeki 25 yıl içindeki yeni
elektrik enerjisi kurulu gücünün %21’i rüzgar enerjisine dayalı olacak.
Türkiye’de rüzgar enerjisinin birincil
enerjideki payı, 2014 verilerine göre 1000’de 6 civarında.
Elektrik üretiminde rüzgarın payı ise son 10
yılda sıfırdan %4,5’a kadar yükseldi.
2006 yılında 51 MW olan rüzgar enerjisi kurulu gücü
2015 yılı sonunda 4718 MW’a yükselirken, bu dönemdeki yeni kurulu
güç inşasının %12’si rüzgar enerjisi alanında gerçekleşti.
5 2015 yılındaki yeni rüzgar enerjisi kurulu gücü
ilavesi açısından Türkiye dünya sıralamasında ilk onda yer alıyor.
Elektrik Enerjisi Piyasası ve Arz Güvenliği
Strateji Belgesi’nde,Türkiye’de rüzgar enerjisi kurulu gücünün 2023
yılında 20.000 MW’a ulaşması hedefleniyor.
Türkiye’nin Birleşmiş Milletler’e sunduğu
iklim değişikliği katkı beyanında ise 2030 yılında rüzgar enerjisi kurulu
gücünün 16.000 MW’a yükseleceği belirtiliyor.
Hedeflerdeki çelişki düşündürücü olsa da, düşen
maliyetler ve gelişen rüzgar enerjisi teknolojisinin etkisiyle rüzgar
enerjisinin elektrik üretimindeki payının artması bekleniyor.
WWF-Türkiye ve Bloomberg New Energy Finance’in
yaptığı bir çalışma, yenilenebilir enerji ağırlıklı politikaların
hayata geçirilmesi halinde 2030 yılında rüzgar enerjisinin elektrik
üretimindeki payının herhangi bir ek maliyete neden olmadan %17
seviyelerine çıkabileceğini gösteriyor.
Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği tarafından
2016 yılı sonunda yayımlanan bir analiz ise, her yıl 1000 MW rüzgar
enerjisi kurulu gücünün devreye girmesi ile 2035’te 25.000 MW kurulu güce
ulaşılabileceğini, bu yatırımların elektrik enerjisi fiyatlarında
sağlayacağı düşüş sonucunda tüketiciye yansıyacak net faydanın 30,7 ila 60
milyar ABD Doları arasında olabileceğini ortaya koyuyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder