GÜNEŞ ENERJİSİ
Güneş enerjisi güneşin çekirdeğinde yer alan füzyon
süreci ile açığa çıkan ışıma enerjisi olarak tanımlanıyor.
Bu enerjinin dünyaya gelen küçük bir bölümü
dahi, küresel enerji tüketiminin 2850 katı.
Bilinen neredeyse bütün enerji kaynaklarının temelinde
güneş enerjisi yatıyor.
Yeryüzüne ulaşan güneş enerjisi doğal dönüşümlere
uğruyor.
Buharlaşma sonucunda gezegende su döngüsünün
sağlanması, bitkilerin güneş enerjisini fotosentez yoluyla biyokütleye
dönüştürmesi, rüzgarlar, deniz dalgaları ve okyanus akıntıları, bu
dönüşümün farklı türleri.
Fosil yakıtların oluşumunun temelinde de
varlığını güneşe borçlu olan bitki ve hayvan kalıntıları yatıyor.
Güneş enerjisinin sağladığı doğal dönüşümler
dışındaki ilk kullanım alanının büyüteçler yardımıyla güneş ışıklarını bir
noktaya odaklayarak ateş yakmak olduğu, bunun da M.Ö. 7. yüzyıla dayandığı
düşünülüyor.
Güneş enerjisinin modern kullanımı ise 1767 yılında
ilk güneş kolektörünün icadı ve 1839 yılında fotovoltaik etkinin keşfine
dayanıyor.
19. yüzyılın ikinci yarısından Birinci Dünya Savaşı’na
kadar güneş enerjisi teknolojilerinde önemli ilerlemeler sağlandı.
Fosil yakıt kullanımı ve nakliyesinde yaşanan
devrimsel gelişmeler sonucunda 70’lerdeki petrol krizine kadar bir duraklama
devrine girmekle birlikte, sonraki dönemde AR-GE yatırımları ve inovasyonların
da artışıyla güneş enerjisinin ticari uygulamaları büyük bir hızla yaygınlaştı.
Günümüzde güneş enerjisi teknolojileri doğrudan
enerji dönüşümü sağlayan sistemler (sıcak su üretiminde kullanılan termal
sistemler ve fotovoltaik sistemler ile elektrik üretimi) ile dolaylı enerji
üretimi sağlayan sistemler (güneş ışığının odaklanarak yoğunlaştırılmasına
dayanan ısıtmaya dayalı ısıl teknolojiler) olarak iki sınıfa ayrılıyor.
Güneş enerjisinin en yaygın kullanım alanları olarak
su ısıtma ve fotovoltaik elektrik (PV) üretimi öne çıkıyor.
Bugün, termal güneş uygulamaları (ısıtma ve
soğutma) dünyanın hemen her yerinde yaygın olarak kullanılıyor.
Araştırmalar, küresel termal güneş kapasitesinin son
10 yılda üçe katlandığını gösteriyor.
Kurulu güç açısından Çin, ABD ve Almanya’nın
ardından dördüncü sırada yer alan Türkiye, 2015 yılındaki kapasite artışında
ise dünya ikincisi oldu.
Güneş enerjisinden elektrik üretiminde de son
yıllarda hızlı ilerlemeler yaşanıyor.
2005 yılında 5 GW olan küresel fotovoltaik güneş
kurulu gücü 2015 yılı sonunda 227 GW’a ulaştı.
Bu değişimin ana tetikleyicisi teknolojik
gelişime dayalı verimlilik artışları ve maliyetlerdeki düşüşler. 2008-2015
döneminde fotovoltaik güneş enerjisi maliyetleri ortalama %80 azaldı.
Önümüzdeki 25 yılda maliyetlerde %60 oranında ek
düşüş yaşanması, güneş enerjisinin, rüzgar enerjisiyle beraber, 2020’li
yıllardan itibaren pek çok ülkede en düşük maliyetli elektrik üretim
teknolojisi olması öngörülüyor.
Analizlere göre önümüzdeki 25 yıl içinde, yeni
elektrik enerjisi kurulu gücünün %43’ü güneş enerjisine dayalı olacak.
2040 yılına geldiğimizde ise güneş enerjisinin küresel
elektrik üretimindeki payı %1,2’den %14’e yükselecek.
Termal güneş uygulamalarında dünya sıralamasında ilk
beş ülke arasında yer alan Türkiye, güneşten elektrik üretiminde ise alt
sıralarda yer alıyor.
Temmuz 2016 itibariyle güneş enerjisinin toplam
elektrik enerjisi kurulu gücündeki payı yalnızca binde yedi.
Resmi hedeflere göre şu anda 550 MW olan güneş kurulu
gücünün 2023 yılında 5 bin MW’a ulaşması bekleniyor.
2023 hedefimiz, Almanya’nın mevcut kurulu gücünün
%13’ü, İtalya’nın kurulu gücünün ise %27’sine denk geliyor.
Analizlere göre, güneş enerjisi hedeflerinin
dünyada öngörülen büyüme oranlarına paralel artması mümkün.
WWF-Türkiye ve Bloomberg New Energy Finance’in
yaptığı bir çalışma, uygun politikalar sonucunda güneş enerjisinin
elektrik üretimindeki payının 2023’te %4, 2030’da ise %8 seviyesine
ulaşabileceğini gösteriyor.
Avrupa Güneş Enerjisi Birliği ise, 2015 yılında
Avrupa’da yeni fotovoltaik kurulu gücünün %2,5’ine sahip olan Türkiye’nin
önümüzdeki 5 yıl içinde yılda ortalama %100’lük bir büyüme oranı
yakalayacağını, 2020 yılında Avrupa’daki yıllık pazar payının %17’sine
denk gelecek bir büyüklüğe erişirken toplam kurulu gücün 8700 MW’a
ulaşacağını öngörüyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder