2 Kasım 2022 Çarşamba

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ

 

Yaklaşık 11 bin yıl önce sona eren son buzul çağından bu yana gezegenimizin iklim sistemi ve yüzey sıcaklık ortalaması yaklaşık 14oC civarında olan görece bir stabilite içindeydi.

Ancak özellikle sanayi devriminden bu yana insan faaliyetleri kaynaklı seragazı salımlarının atmosferdeki birikiminden dolayı bu stabilite bozulmaya başladı ve bir anlamda gezegensel sınırlardan birisi tehdit altına girdi.

İklim değişikliği kavramı özetle gezegenimizin ortalama yüzey sıcaklıklarındaki, hava koşullarındaki (yağış rejimleri vb.) uzun dönemli değişimleri ifade ediyor.

İklim değişikliği, iklimin ortalama durumunda ve/veya değişkenliklerinde onlarca yıl ya da daha uzun süre yaşanan istatistiksel olarak anlamlı değişimler olarak da tanımlanabilir.

İklim değişikliği, gezegenimizdeki doğal iç süreçlerce olduğu kadar dış zorlayıcı faktörlerce (insan kaynaklı) de tetikleniyor.

İklim değişikliği hakkında en üst bilimsel otorite kurum sayılan Hükümetlerarası iklim Değişikliği Paneli (IPCC) değerlendirme raporlarına göre, insan kaynaklı iklim değişikliği bilimsel bir gerçekliktir ve etkileri daha önce hiç görülmemiş düzeydedir.

İnsan kaynaklı iklim değişikliğinin en önemli belirtileri şöyle özetlenebilir:

 n Gezegenimizin binlerce yıldır stabil olan yüzey ortalama sıcaklığı 1901’den 2012’ye 0.89oC yükseldi ve artış devam ediyor.

n Küresel yağış rejimlerinde gözlemlenen belirgin değişimler ve mevsimsel kaymalar söz konusudur.

 n Bazı canlı türlerinin olağan davranışlarında ve göç lokasyonlarında ciddi değişimler gözlemleniyor.

 n Deniz seviyelerinde 1900’lerden bu yana özellikle son on yıllarda belirgin bir yükselme kaydedildi.

n Buzulların gezegenin çoğu bölgesinde çekildiği ve kütle kaybettiği tespit edildi;

 

Arktik deniz buzullarının 1970’lerden bu yana azaldığı bilinmekte ve Grönland karasal buz tabakalarının da benzer şekilde azaldığı kaydediliyor.

Bu özelliklerinden dolayı iklim değişikliği küresel bir sorundur ve gezegenimizin hemen her yerinde olumsuz etkilere yol açarak canlı yaşamını, biyoçeşitliliği, sosyo-ekonomik sistemleri tehdit ediyor.

Kitlesel göç hareketleri, tarımsal üretimin azalması, ekstrem hava olayları nedeniyle artan risk ve zararlarla etkisini gösteren iklim değişikliği önemli bir kalkınma sorunu haline gelmiş durumda.

Dünya devletleri de iklim krizine çare üretmek amacıyla küresel bir mücadele sürdürüyor ve bunu Birleşmiş Milletler sözleşmelerinden İklim Değişikliğiyle Mücadele Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) çatısı altında ve 2016’da resmen yürürlüğe giren Paris Anlaşması kapsamında yürütüyor.

Ülkeler sözleşme ve anlaşma kapsamında insan kaynaklı seragazı salımlarının azaltımı (mitigation) ve iklim değişikliğinin etkilerine adaptasyon (uyum) için mücadele ediyor.

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  YAVAŞ ŞEHİRLER   Cittaslow hareketi 1999 yılında İtalya’nın Toskana bölgesindeki Greve in Chianti’nin eski belediye başkanı Paolo Satu...