ÇEVRESEL DEĞERLENDİRME
Çevresel değerlendirme belirli bir projenin hayata
geçirilip geçirilmemesi kararını verebilmek için, projenin çevreye olan
etkilerini anlamamızı sağlayan süreç olarak tanımlanır.
Doğal varlıkların parasal değerlerinin hesaplanması
anlamına gelen“çevresel değerleme” ile yakın olarak ilişkili olmasına
rağmen, bu iki kavram farklı anlamlar ifade eder.
Çevresel değerlendirme, gerçekleşmesi planlanan
projelerin çevreye ve sonuç olarak toplumun toplam refahına nasıl etki
edeceğini görmemizi sağlar ve değişik yöntemler kullanılarak yapılır.
Bu yöntemlerin en bilinenleri (ülkemizde de
kullanılan) Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) ve Fayda Maliyet Analizidir
(FMA).
Bunun yanında daha az bilinen, ama etki değerlendirme
konusunda daha geniş bir çerçeve sunan Sosyal Çok Kriterli Değerlendirme
gibi yöntemler de mevcuttur.
ÇED, gerçekleştirilmek istenen bir projenin çevre
üzerindeki olası sonuçlarını inceler ve odağında istenmeyen etkilerin önlenmesi
vardır.
Yani gerçekleşecek projenin hem çevresel etkilerini
anlamaya yardımcı olur, hem de olası sorunları henüz proje
gerçekleşmeden ortaya çıkararak projenin çevreye daha duyarlı nasıl hayata
geçirileceği konusunda yol gösterir.
FMA ise, projenin ekonomik olarak
değerlendirmesini yapmamıza yardımcı olan bir yöntemdir.
Bu yönteme göre proje sırasında oluşacak tüm
sosyal maliyetler parasal olarak hesaplanır ve bu miktar oluşacak tüm
sosyal faydaların parasal miktarından çıkarılarak net sosyal fayda hesaplanır.
Net sosyal fayda pozitif bir değerse projenin
gerçekleştirilmesi kararı alınır.
Bu maliyetler ve faydalar hesaplanırken ideal
şartlarda toplumave çevreye karşı olumlu ve olumsuz etkilerin tamamı göz önünde
bulundurulmalı ve gerektiğinde parasal değerleme yöntemleri ile hesaba
katılmalıdır.
Fakat uygulamada FMA örnekleri genelde projeyi
hayata geçirecek olan şirketin perspektifinden gerçekleştirilmekte ve
sosyal ve çevresel maliyetler genelde analizin dışında
tutulmaktadır.
Burada hem ÇED, hem de FMA yöntemlerini kullanmadan
önce, bu yöntemlerin neden kullanıldığının tekrar düşünülmesi gerekir.
Bu noktada amaç, belirli projelerin toplumsal
refahı, yani toplumdaki vatandaşların yaşam kalitelerini artırmaktır.
Toplumsal refahın da ekonomik, sosyal ve
çevresel olarak üç boyutunun olduğu akılda tutulmalıdır.
Görüleceği üzere ÇED çevresel boyuta odaklanıp diğer
boyutların derinlerine inmezken, FMA daha çok ekonomik boyuta odaklanır.
Bu iki problemin (ülkemizde de şahit olduğumuz
üzere) ayrıca halkın katılımı ile ilgili sorunları olduğu da biliniyor.
Bu tür değerlendirmelerde sürecin sağlıklı
işleyebilmesi için toplumsal, ekonomik ve çevresel sistemlerin
karmaşıklıkları ve çok sayıda aktör ve paydaş içerdikleri baştan kabul
edilmelidir.
Özellikle de toplumdaki farklı grupların farklı
algıları, değerleri ve öncelikleri vardır.
Bu nedenle hem paydaşların katılımına açık, hem
şeffaf, hem de sosyo-ekonomik ve ekolojik sistemlerin karmaşıklığını doğru
bir şekilde ele alan değerlendirme yöntemlerine ihtiyaç bulunur.
Bu özelliklere sahip olduğu iddia edilerek
önerilen yöntemlerden birisi ise Sosyal Çok Kriterli Değerlendirmedir.
SMCE’de paydaşlar tarafından önerilen çok sayıda
seçenek, yine paydaşlar tarafından katılımcı bir şekilde belirlenen
kriterlere göre değerlendirmeye tabi tutularak her seçeneğin her kriterdeki
performansı iyiden kötüye doğru sıralanır ve ortaya bir etki
matrisi çıkar.
Bu matris kullanılarak hangi seçeneğin genel
olarak daha iyi performans gösterdiği ve toplumsal uzlaşma noktasına daha yakın
olduğu görülebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder