2 Kasım 2022 Çarşamba

 ÇEVRESEL DEĞERLENDİRME

 

Çevresel değerlendirme belirli bir projenin hayata geçirilip geçirilmemesi kararını verebilmek için, projenin çevreye olan etkilerini anlamamızı sağlayan süreç olarak tanımlanır.

 Doğal varlıkların parasal değerlerinin hesaplanması anlamına gelen“çevresel değerleme” ile yakın olarak ilişkili olmasına rağmen, bu iki kavram farklı anlamlar ifade eder.

Çevresel değerlendirme, gerçekleşmesi planlanan projelerin çevreye ve sonuç olarak toplumun toplam refahına nasıl etki edeceğini görmemizi sağlar ve değişik yöntemler kullanılarak yapılır.

Bu yöntemlerin en bilinenleri (ülkemizde de kullanılan) Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) ve Fayda Maliyet Analizidir (FMA).

Bunun yanında daha az bilinen, ama etki değerlendirme konusunda daha geniş bir çerçeve sunan Sosyal Çok Kriterli Değerlendirme gibi yöntemler de mevcuttur.

ÇED, gerçekleştirilmek istenen bir projenin çevre üzerindeki olası sonuçlarını inceler ve odağında istenmeyen etkilerin önlenmesi vardır.

Yani gerçekleşecek projenin hem çevresel etkilerini anlamaya yardımcı olur, hem de olası sorunları henüz proje gerçekleşmeden ortaya çıkararak projenin çevreye daha duyarlı nasıl hayata geçirileceği konusunda yol gösterir.

 FMA ise, projenin ekonomik olarak değerlendirmesini yapmamıza yardımcı olan bir yöntemdir.

 Bu yönteme göre proje sırasında oluşacak tüm sosyal maliyetler parasal olarak hesaplanır ve bu miktar oluşacak tüm sosyal faydaların parasal miktarından çıkarılarak net sosyal fayda hesaplanır.

 Net sosyal fayda pozitif bir değerse projenin gerçekleştirilmesi kararı alınır.

 Bu maliyetler ve faydalar hesaplanırken ideal şartlarda toplumave çevreye karşı olumlu ve olumsuz etkilerin tamamı göz önünde bulundurulmalı ve gerektiğinde parasal değerleme yöntemleri ile hesaba katılmalıdır.

 Fakat uygulamada FMA örnekleri genelde projeyi hayata geçirecek olan şirketin perspektifinden gerçekleştirilmekte ve sosyal ve çevresel maliyetler genelde analizin dışında tutulmaktadır. 

Burada hem ÇED, hem de FMA yöntemlerini kullanmadan önce, bu yöntemlerin neden kullanıldığının tekrar düşünülmesi gerekir.

Bu noktada amaç, belirli projelerin toplumsal refahı, yani toplumdaki vatandaşların yaşam kalitelerini artırmaktır.

 Toplumsal refahın da ekonomik, sosyal ve çevresel olarak üç boyutunun olduğu akılda tutulmalıdır.

Görüleceği üzere ÇED çevresel boyuta odaklanıp diğer boyutların derinlerine inmezken, FMA daha çok ekonomik boyuta odaklanır.

Bu iki problemin (ülkemizde de şahit olduğumuz üzere) ayrıca halkın katılımı ile ilgili sorunları olduğu da biliniyor.

Bu tür değerlendirmelerde sürecin sağlıklı işleyebilmesi için toplumsal, ekonomik ve çevresel sistemlerin karmaşıklıkları ve çok sayıda aktör ve paydaş içerdikleri baştan kabul edilmelidir.

 Özellikle de toplumdaki farklı grupların farklı algıları, değerleri ve öncelikleri vardır.

Bu nedenle hem paydaşların katılımına açık, hem şeffaf, hem de sosyo-ekonomik ve ekolojik sistemlerin karmaşıklığını doğru bir şekilde ele alan değerlendirme yöntemlerine ihtiyaç bulunur.

 Bu özelliklere sahip olduğu iddia edilerek önerilen yöntemlerden birisi ise Sosyal Çok Kriterli Değerlendirmedir.

 SMCE’de paydaşlar tarafından önerilen çok sayıda seçenek, yine paydaşlar tarafından katılımcı bir şekilde belirlenen kriterlere göre değerlendirmeye tabi tutularak her seçeneğin her kriterdeki performansı iyiden kötüye doğru sıralanır ve ortaya bir etki matrisi çıkar.

 Bu matris kullanılarak hangi seçeneğin genel olarak daha iyi performans gösterdiği ve toplumsal uzlaşma noktasına daha yakın olduğu görülebilir.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  YAVAŞ ŞEHİRLER   Cittaslow hareketi 1999 yılında İtalya’nın Toskana bölgesindeki Greve in Chianti’nin eski belediye başkanı Paolo Satu...