2 Kasım 2022 Çarşamba

FOSİL YAKITLAR

 

Fosil yakıtlar ölü orginazmaların oksijensiz ortamda milyonlarca yıl çözülmesi ile oluşan ve yüksek miktarda hidrokarbon barındıran yakıtlar olarak tanımlanır.

 Kömür, petrol ve doğalgaz, en yaygın bilinen fosil yakıt kaynakları olarak kabul edilir.

Hayvan ve bitki kalıntılarının çözülmesi ile oluşmamış ancak hidrokarbon içeren katranlı kum gibi mineral yakıtlara da genel kullanımda fosil yakıt tanımı içerisinde yer veriliyor.

Uluslararası Enerji Ajansı’nın (UEA) hesaplamalarına göre, 1973-2014 yılları arasında fosil yakıtların birincil enerji talebindeki payının %87’den %81’e düştüğünü, bu sürede petrolün payı %46’dan %31’e azalırken, doğalgazın payının ise %16’dan %21’e yükseldiğini görüyoruz.

 2014 yılında ise küresel birincil enerji talebinin %81’i fosil yakıtlardan karşılanırken petrolün payı %31, kömürün payı %29, doğalgazın payı ise %26 oranında gerçekleşti.

 Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) tarafından hazırlanan raporlar, insan kaynaklı seragazı emisyonlarının önemli bir bölümünün fosil yakıtlardan kaynaklandığını ortaya koyuyor.

 Seragazı emisyonlarının düşürülmesi için enerji sisteminde köklü bir dönüşüm gerektiğinin altını çizen IPCC’ye göre sıcaklıklardaki ortalama artışı 2°C’yle sınırlandırmak için fosil yakıtların küresel enerji arzındaki payının 2050 yılında %40’a, 2100 yılında ise %10’un altına indirilmesi gerekiyor.

IPCC verilerine göre sıcaklık artışının tehlikeli eşiği aşıp 3°C’ye ulaştığı bir senaryoda bile fosil yakıtların oranının 2050 yılında %60, 2100 yılında ise %15 seviyelerine düşürülmeli.

Bilimsel çalışmalar, 2°C hedefi için bilinen petrol rezervlerinin üçte biri, bilinen doğalgaz rezervlerinin yarısı ve bilinen kömür rezervlerinin %80’inin yer altında bırakılması gerektiğini ortaya koyuyor.

 Fosil yakıtlar arasında en yüksek karbon oranına sahip olan kaynak kömürdür.

Birincil enerji arzındaki payı %29 olan kömür, 2013 yılında küresel CO2 emisyonlarının %46’sından tek başına sorumludur.

2012-2013 arasındaki küresel CO2 emisyonlarındaki artışın %70’i kömürden kaynaklandı.

UEA’ye göre 2°C hedefine ulaşılması için kömür kullanımında düşüşün derhal başlatılması, 2040 yılında küresel kömür tüketiminde %37, petrol tüketiminde ise %21’e varan oranlarda düşüş sağlanması gerekiyor.

2014 yılı verilerine göre Türkiye’de fosil yakıtların birincil enerji arzındaki payı %90 seviyesinde.

 Doğalgazın %32 ile pastada en büyük paya sahip olduğu, kömür ve petrolün paylarının ise %29 seviyesinde olduğu görülüyor.

Son 30 yıla baktığımızda, kömürün payının %30 seviyelerinde seyrettiği, petrolün %46 olan payının gerilediği, doğalgazın ise sadece %1 olan payının ise çarpıcı bir artışla %32 seviyelerine çıktığını görüyoruz.

Türkiye, fosil yakıt rezervleri açısından fakir bir ülke.

Ülke içinde tüketilen petrolün %92’si, taş kömürünün %94’ü,  doğalgazın ise %99’u ithal ediliyor.

Türkiye’nin sahip olduğu tek fosil yakıt kaynağı linyit yatakları.

Türkiye Kömür İşletmeleri’ne göre, ülkemizin sahip olduğu linyit rezervleri büyük oranda düşük kalitede ve mevcut rezervler zenginleştirme için uygun özelliklere sahip değil.

 İklim değişikliğiyle mücadele çabaları altında kendi üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi için Türkiye’nin seragazı emisyonlarını düşürmeye başlaması, bunun için de fosil yakıt tüketimini azaltması gerekiyor.

 Enerji sektörü ve enerji verimliliği, bu dönüşümün başlatılması için öncelikli alanlar olarak öne çıkıyor.

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  YAVAŞ ŞEHİRLER   Cittaslow hareketi 1999 yılında İtalya’nın Toskana bölgesindeki Greve in Chianti’nin eski belediye başkanı Paolo Satu...