FOSİL YAKITLAR
Fosil yakıtlar ölü orginazmaların oksijensiz ortamda
milyonlarca yıl çözülmesi ile oluşan ve yüksek miktarda hidrokarbon barındıran
yakıtlar olarak tanımlanır.
Kömür, petrol ve doğalgaz, en yaygın bilinen
fosil yakıt kaynakları olarak kabul edilir.
Hayvan ve bitki kalıntılarının çözülmesi ile oluşmamış
ancak hidrokarbon içeren katranlı kum gibi mineral yakıtlara da genel
kullanımda fosil yakıt tanımı içerisinde yer veriliyor.
Uluslararası Enerji Ajansı’nın (UEA) hesaplamalarına
göre, 1973-2014 yılları arasında fosil yakıtların birincil enerji talebindeki
payının %87’den %81’e düştüğünü, bu sürede petrolün payı %46’dan %31’e
azalırken, doğalgazın payının ise %16’dan %21’e yükseldiğini görüyoruz.
2014 yılında ise küresel birincil enerji
talebinin %81’i fosil yakıtlardan karşılanırken petrolün payı %31, kömürün payı
%29, doğalgazın payı ise %26 oranında gerçekleşti.
Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli
(IPCC) tarafından hazırlanan raporlar, insan kaynaklı seragazı
emisyonlarının önemli bir bölümünün fosil yakıtlardan kaynaklandığını ortaya
koyuyor.
Seragazı emisyonlarının düşürülmesi için enerji
sisteminde köklü bir dönüşüm gerektiğinin altını çizen IPCC’ye göre
sıcaklıklardaki ortalama artışı 2°C’yle sınırlandırmak için fosil
yakıtların küresel enerji arzındaki payının 2050 yılında %40’a, 2100
yılında ise %10’un altına indirilmesi gerekiyor.
IPCC verilerine göre sıcaklık artışının tehlikeli
eşiği aşıp 3°C’ye ulaştığı bir senaryoda bile fosil yakıtların oranının 2050
yılında %60, 2100 yılında ise %15 seviyelerine düşürülmeli.
Bilimsel çalışmalar, 2°C hedefi için bilinen petrol
rezervlerinin üçte biri, bilinen doğalgaz rezervlerinin yarısı ve bilinen
kömür rezervlerinin %80’inin yer altında bırakılması gerektiğini ortaya
koyuyor.
Fosil yakıtlar arasında en yüksek karbon oranına
sahip olan kaynak kömürdür.
Birincil enerji arzındaki payı %29 olan kömür, 2013
yılında küresel CO2 emisyonlarının %46’sından tek başına sorumludur.
2012-2013 arasındaki küresel CO2 emisyonlarındaki
artışın %70’i kömürden kaynaklandı.
UEA’ye göre 2°C hedefine ulaşılması için kömür
kullanımında düşüşün derhal başlatılması, 2040 yılında küresel kömür
tüketiminde %37, petrol tüketiminde ise %21’e varan oranlarda düşüş
sağlanması gerekiyor.
2014 yılı verilerine göre Türkiye’de fosil yakıtların
birincil enerji arzındaki payı %90 seviyesinde.
Doğalgazın %32 ile pastada en büyük paya sahip
olduğu, kömür ve petrolün paylarının ise %29 seviyesinde olduğu görülüyor.
Son 30 yıla baktığımızda, kömürün payının %30
seviyelerinde seyrettiği, petrolün %46 olan payının gerilediği, doğalgazın ise
sadece %1 olan payının ise çarpıcı bir artışla %32 seviyelerine çıktığını
görüyoruz.
Türkiye, fosil yakıt rezervleri açısından fakir bir
ülke.
Ülke içinde tüketilen petrolün %92’si, taş kömürünün
%94’ü, doğalgazın ise %99’u ithal ediliyor.
Türkiye’nin sahip olduğu tek fosil yakıt kaynağı
linyit yatakları.
Türkiye Kömür İşletmeleri’ne göre, ülkemizin sahip
olduğu linyit rezervleri büyük oranda düşük kalitede ve mevcut rezervler
zenginleştirme için uygun özelliklere sahip değil.
İklim değişikliğiyle mücadele çabaları altında
kendi üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi için Türkiye’nin seragazı
emisyonlarını düşürmeye başlaması, bunun için de fosil yakıt tüketimini
azaltması gerekiyor.
Enerji sektörü ve enerji verimliliği, bu
dönüşümün başlatılması için öncelikli alanlar olarak öne çıkıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder